Proximity or Directional Model of Voting for the Turkish Voter?
Abstract
Voting behavior is a very complex type of political behavior. Therefore, understanding why voters vote for
a particular political party or a candidate requires developing complex models. In 1957, Anthony Downs,
who built his model on Hottelings’ and Smithies’ models, argued that political parties’ and candidates’
ideological and issue positions can be expressed on a one-dimensional space. On one hand, it was highly
reductionist to argue that political ideas on a particular issue can be expressed this way, on the other, it was
highly practical from analytical point of view. Locating parties, candidates and voters on a one-dimensional
space according to their ideological or issue positions was then a revolutionaly idea and helped comparing
party, candidate and voter ideological and issue positions within and across countries. These models, which
were called spatial models of party competition were further developed over time and helped understanding
voting behavior. Currently, spatial models of party competition have two major competing models linking
voter ideological positions with party ideological positions. Simply, while the proximity model proposes that
voters vote for the parties or candidates that hold ideological positions in the political space that are closest
to their own, the directional model suggests that the voters vote for the parties or candidates that are on
their side of the two-dimensional political spectrum and more extreme than their own while being within the
acceptability region. This research aims to test the applicability of these two voting models for the Turkish
voter. Türkiye constitutes an interesting case study with its long-term PR electoral system as it was
suggested in the extant literature that proximity model is a more appropriate tool to explain voting behavior
in Proportional (PR) systems. Thus, we hypothesize that in Türkiye, where a PR electoral system is in effect
for parliamentary elections, voter electoral preferences are better explained by the proximity model than the
directional model. Our research analyzes Comparative Study of Electoral Systems (CSES) data for voters of
the four major political parties in Türkiye, the Justice and Development Party (JDP), the Republican People’s
Party (RPP), the National Action Party (NAP), and the People’s Democratic Party (PDP). A series of Multiple
Linear Regression Analyses were conducted to reveal associations between the dependent and the
independent variables. Voter embracement, as expressed as like-dislike of each political party for each voter,
is seperately used as the dependent variable for each analysis. Issue distance and issue scalar product were
used as key independent variables representing the formulas for the proximity and the directional models,
respectively. Additionally, education, age, gender and income were recruited as classical control variables.
Comparing explanatory powers of the statistical models showed that, contrary to the findings of MacDonald
and his colleagues, the proximity model of voting is a more appropriate tool than the directional model to
explain voting behavior in Türkiye. From a macro-political perspective, this finding supports Westholm’s
(1997) argument that the PR provides a more appropriate tool to explain voting behavior in PR systems.
Yet, it should be noted that further multi-country comperative analyses required for certain results. Oy verme davranışı oldukça karmaşık bir politik davranış türüdür. Bu nedenle seçmenlerin belirli bir politik
parti ya da adaya neden oy verdiklerini anlamak karmaşık modeller geliştirmeyi gerektirir. 1957 yılında,
Modelini Hottelings ve Smithies'in modelleri üzerine kuran Anthony Downs, siyasi partilerin ve adayların
ideolojik ve meseleler üzerindeki konumlarının tek boyutlu bir alanda ifade edilebileceğini savunmuştur. Belirli
bir konudaki politik fikirlerin bu şekilde ifade edilebileceğini ileri sürmek bir yandan son derece
indirgemeciyken, diğer yandan ise analitik açıdan son derece pratikti. Partileri, adayları ve seçmenleri
konumlarına göre tek boyutlu bir alana yerleştirmek zamanı için devrim niteliğinde bir fikirdi ve parti, aday
ve seçmenlerin ideolojik ve meseleler üzerindeki konumlarının her bir ülke içinde veya ülkeler arasında
karşılaştırılmasına yardımcı olmuştur. Parti rekabetinin uzamsal modelleri olarak adlandırılan bu modeller
zaman içinde daha da geliştirilmiş ve oy verme davranışını anlamayı kolaylaştırmıştır. Halihazırda parti
rekabetinin uzamsal modelleri seçmenlerin ideolojik konumlarını parti ideolojik konumlarıyla ilişkilendiren iki
başlıca rakip modele sahiptir. Basitçe, yakınlık modeli, seçmenlerin siyasi alanda kendilerine en yakın ideolojik
pozisyona sahip parti veya adaylara oy vereceklerini önerirken, yön modeli ise seçmenlerin ideolojik
yelpazenin kendi tarafında fakat kendilerinden daha uç noktada ancak belirli bir kabul edilebilirlik bölgesi
içerisinde bulunan parti veya adaylara oy vereceklerini önermektedir. Bu araştırma, bu iki oy verme modelinin
Türk seçmeni için uygulanabilirliğini test etmeyi amaçlamaktadır. Mevcut literatürde Nispi Temsil
Sistemlerinde (NTS) yakınlık modelinin oy verme davranışını açıklamak için daha uygun bir araç olduğunun
önerilmesinden ötürü, Türkiye uzun süredir kullandığı NTS seçim sistemiyle ilginç bir örnek teşkil etmektedir.
Bu gerekçeyle, NTS’nin geçerli seçim sistemi olarak kullanıldığı Türkiye’de seçmen davranışının yön
modelinden çok yakınlık modeli ile açıklanacağını önermekteyiz. Araştırmamız Türkiye'deki dört büyük siyasi partinin, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve
Halkların Demokrasi Partisi (HDP), seçmenlerine ilişkin Karşılaştırmalı Seçim Sistemleri Araştırması (CSES)
verilerini analiz etmektedir. Bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki ilişkileri ortaya çıkarmak için bir dizi
Çoklu Doğrusal Regresyon Analizleri yapılmıştır. Her bir seçmen için her bir siyasi partinin partiyi sevmesevmeme şeklinde ifade edilen parti kabulü, her analizde bağımlı değişken olarak ayrı ayrı kullanılmıştır.
Konu mesafesi ve konu skaler çarpımı, sırasıyla yakınlık ve yön modelleri için formülleri temsil eden temel
bağımsız değişkenler olarak kullanılmıştır. Ayrıca eğitim, yaş, cinsiyet ve gelir de klasik kontrol değişkenleri
olarak alınmıştır. İstatistiki modellerin açıklama güçlerinin karşılaştırması, MacDonald ve meslektaşlarının
bulgularının aksine, Türkiye'de oy verme davranışını açıklamada yakınlık modelinin yön modelinden daha
uygun bir araç olduğunu göstermiştir. Makro-politik bir bakış açısıyla bakıldığında bu bulgu, Westholm'un
(1997) NTS’lerinde yakınlık modelinin oy verme davranışını açıklamada daha uygun bir araç olduğu önerisini
doğrulamaktadır. Ancak ifade edilmelidir ki, kesin sonuçlar için çok ülkeli karşılaştırmalı analizlere ihtiyaç
bulunmaktadır